HABERLER

Çok değerli dostlarımız İlhan ve Turhan Selçuk’u ölümlerinin 9. yılında özlemle, saygıyla ve onurla anıyoruz…

Düşünür ve Çizer Selçuk’lar!

 

İlhan Selçuk. Turhan Selçuk. İlhan-Turhan Selçuk … Türkiye’nin dostlarıydılar, iyiliğin, bağımsızlığın, cumhuriyetin, laikliğin dostlarıydılar. Bizim dostlarımızdılar.

Kimlikleriyle dimdik duran, heybetli inançlarıyla, karikatür ve yazının büyücüsüydüler. Açık, tok sözlü; net çizgili büyücülerdi onlar. Onlar bizimdi. Bu  topraklara adanmışlardı.

Türkiye’yi siyasal ufku geniş, toplumsal açıdan modern ve özgürlükçü görme düşleriyle yaşadılar. Onlar, bir psikanalizcinin sözleriyle söylersek, gördükleri büyük düşü, anlatmakla yükümlüydüler. Sadece anlatmakla da yetinmediler, hayatın yoğun temposu içinde karanlığı yakan bir ışık yapmak için de didindiler. Düşleri, büyük ve mütevazı, ihtişamlı ve sadeydi. Çünkü, düşlerini insanın insana kulluk etmediği bir dünyada görüyorlardı. Bir düşün içine düşmüş bir düş değildi gördükleri. Cumhuriyetin anti-emperyalist çizgisinden kuvvet alarak yaşadıkları güne ve sonrasına yoğunlaşarak adım adım kurdukları bir düştü. Bu düş için bedel ödediler. Ama bedel ödedik, ödüyoruz demediler.

İlhan Selçuk, sevgili dostum; varlığının ülke için yarattığı aleni boşluğun hala doldurulamadığı dostum, sözünün eri, sözün bilgesiydi. Yitip gitmiş zamanlara methiyeler düzme peşinde olmadı. O zamanının insanıydı. Zamanının gereksinimlerinden doğan olanakların peşinden gitmenin gereğini duyanlardandı. Büyük bir  filozofun dediği şeye inandı: “Ruh, zamandır.” Evet! O zamanın ruhuna değil, ruhun, o coşku, hafıza, yaratıcılık, toplumsal dayanışma, yurttaşlık bilinci ile dolu bir ruhun zamanının peşindeydi.

O ruh bitmez de, yitmez de. Bazı ırmaklar vardır hani, bazen su yüzeyinde coşkun ve parıltılı akarlar, öyle dönemler gelir ki, aynı ırmak, aynı yerde yeraltına inmiş, dingin, sakin ve pırıl pırıl akmaya devam eder. Aynı ırmaktır oysa o. Sahip olduğu su aynıdır. Aynı toprağın kokusunu duyar. İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk, işte bu ırmağın bazen birisi üstte, diğeri altta akan veyahut bunun tersi de kendileriyle bağdaştırabilen ikizleri sayılabilir. İlhan Selçuk da 41.Buçuk, Dolmuş, Karikatür, Taş-Karikatür gibi iz bırakmış mecralarda sözden evvel  çizgisini konuşturmuş bir ustaydı. Zaman içinde eli, çizgiden salt söze evrildi. Turhan Selçuk ise çizgilerin çizeri, seçkin, tutarlı ve idealist çizeri olarak yaşamını sürdürdü. İlhan Selçuk, Turhan Selçuk’un çizgilerini söze; Turhan Selçuk da İlhan Selçuk’un yazılarını çizgi kalıbına döken; bunları yaparken sürekli birbirine dönüşen, dönüştükçe başkalaşan, başkalaştıkça da,  umudun gemisini uzak menziller için daha bir inatla inşa edenlerdendi. Her türden rüzgara, her türden fırtınaya dayanıklı gemicilerdi bu yüzden…

Şimdi onlar yok, yoklar! Ama onların  Kemalist savaşım, aydınlanma, mutlu ve bağımsız Türkiye özlemleri dipdiri. Onların bu özlemlerine sahip çıkmak, bu özlemleri kuvveden fiile çıkarmak ve bütün yurt sathına yaymamız gerek…

Selçuk’lar düşünenlerdendi. Kendi inançlarını, düşünerek ilerletmenin, yenilemenin yolundan gittiler . Hep ileriye gittiler. Hep Türkiye’nin ileriye gitmesini arzuladılar. Bu arzu, bir bayraktır şimdi. O bayrağın, bayraktarı olmak düşer bizlere şimdi.

Kalpaksız kuvvacılardı onlar. Gözleri çelikten sıçrayan kıvılcımlara parlayan kuvvacılardı onlar. Bizler de bu ülkenin, özgürlüğe sevdalı yürekleri olarak dün onların savunduklarını, bugünün koşullarıyla harmanlayarak, güzel yurdumuzu, güzel yaşayışlara yaraşır bir hale getireceğiz, 21. yüzyılın kuvvacıları olmak adına. Dudaklarımızdaki şenlik türküleri Anadolu bozkırına yayılacak, sonra yine, sonra yine yayılacak…

Evet, Selçuk’lar, İlhan Selçuk’umuz, Turhan Selçuk’umuz inanç abidelerimizdir…şimdi artık, bu ülke için yeni bir şafakta, yeni eşikteyiz. O şafakta adları yıldızlara verildi. Dinmeyen kararlığınızı takip ediyor  ve ey ülke, ey Türkiye, senin için ayaktayız, duyarlıktayız, adları yıldızlara verilen o yıldızlara bakarken seni hep görüyoruz,  hep göreceğiz…

 

 

 

Metin PEKER

Karikatürcüler Derneği Başkanı