HABERLER

Ölümünün 26. Yılında Ali Ulvi Ersoy

Ali Ulvi’yi Tanımak…

Sanat ölmez, dahası hep yaşar, yaşatır da.

Peki sanatçı ölür mü? Niçin ölsün sanatçı? Sanatın asil kollarında sürekli yüzen bir yüzücü ise, ömrünü buna adamışsa, anlaşılsın veya anlaşılmasın, bizden haberli veya habersiz yaşamaya devam eder sanatçı. Anlaşılmak bir kıymetse, anlaşılamaması daha fazla kıymettir. Anlaşılma ve anlaşılmamanın kavşağında  duran sanatçılar ise her türden kıymetten ötededir.

Ali Ulvi, büyük karikatürcü olmaktan öte, büyük bir sanatçı idi. O sanata adanmış bir hayatı, karikatür özelinde süsledi, inceltti, yoğunlaştırdı, derinleştirdi ve ummana akıtan bir nehre dönüştürdü. 

Anlaşılabildi mi?

Fark etmez. Zaman onu kendi terazisinde tartacaktır.

Karikatürün gür ve sade sesine yaslanamsı, onu kolay anlaşılmanın olduğu yerde tutmaz. Tutmadı da nitekim. Leonardo’nun dediği üzere, “Güzellik fazlalıktan arınmışlık”sa eğer, o en güzel arınmaya el verdi. O günceli bile, geleceğe aktaran, yoğun bir zihinsel uğraşa davetiye çıkaran, ancak çok küçük bir ışık huzmesi halindeki öteleri, çok önceden işleyebilme mahareti, basireti ve kabiliyetine haiz bir sanatçı idi. Zaman geçtikçe onun çizgilerindeki en açık gibi görünen anlam noktalarının dahi üstü örtülüp, daha zengin, daha karmaşık bir hal aldı. Şaşırtıcıydı bu. Nasıl olurdu da, anlaşılan,  bir müddet sonra güç anlaşılana dönüşebilmekteydi. İşte bu sanatçının gücü ve dokunuşuna ait müstesna bir özelliktir.

Ölümünün 26. yılında  Ali Ulvi, örnek, sancılı yaratıcılığın bir timsali olarak görülmeli. Yıllar ne çabuk çabuk geçmiş, geçiyor dedirtiyor, bu tamam. Ama sanat geçmiyor, inatla orada duruyor, yaratıcısına saygısını kendi inadında sürdürüyor.

Türkiye’de karikatürün bir aura yakalamasında onun rolü kalıcı ve parlaktır. Ondan, onun çizim sürprizlerinden nice sanatçı çıkmıştır. Bunu bir ekol olarak da adlandırmak mümkündür; Ali Ulvi Ekolü.

Bir şairin dediğinden hareket edersek her sanatçı benzersiz ama aynı zamanda benzerlerinin bir benzeridir. Ali Ulvi, benzerleri arasında benzersiz kimliği ve kendi kimyasına has renkleriyle her daim anılmayı hak ediyor. Çünkü çizgileri, merhamet ve vicdan; dobralık ve hakşinaslık kokuyor…

Ne mutlu Türkiye’ye ki, böyle bir sanatçıya sahip oldu. Onu tanımak ülkeyi tanımak, sanatını tanımak, karikatürünü, karikatürcüyü tanımaktır, ne mutlu Ali Ulvi’yi tanıyanlara…

Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu adına;
Metin Peker

 


Ali Ulvi Ersoy, Mengü Ertel, Semih Balcıoğlu ve Metin Peker’le
İstanbul Karikatür ve Mizah Müzesi’nde.

 


Ali Ulvi Ersoy,  Metin Peker’le İstanbul Karikatür ve Mizah Müzesi’nde.


Ali Ulvi Ersoy ve Ferruh Doğan Çınaraltı Meyhanesi’ndeler.  Yıl 2001 / Ortaköy / İstanbul.

Sevgili büyüğümüz Ali Ulvi Ersoy’un ölümünden 26 gün önce Florence Nightingale
Hastanesi’nin Acil Servisinde beklerken Radikal 2 ekinin üzerine çizdiği desenler.
Orijinal eser Karikatürcüler Derneği arşivindedir.