HABERLER
Turhan Selçuk Ustamızı, ölümünün 12. yılında saygıyla ve hasretle anıyoruz.
Karikatürcüler Derneği’nin Onursal Başkanı ve Kurucu Üyesi değerli büyüğümüz, karikatür sanatımızın en büyük ve en özeli Turhan Selçuk Ustamızı, ölümünün 12. yılında saygıyla ve hasretle anıyoruz.
TURHAN SELÇUK’LA YOLCULUK…
Yaşamın döngüleri vardır ve dönüm noktaları. Döngüler içinde ilerlerken dönüm noktaları gelir bulur bizleri, belki de tesadüflerin tılsımlı güçleri.
Gençken, çok gençken, yıl 1967 iken, Turhan Selçuk ile tanışma şansına sahip oldum. Bu tesadüf, bin tesadüfün, zihnimin ve yaşantımın bin ayrı kutusunda, bin ayrı bakışa ve renge erişimine olanak sağladı. Onunla bu tarihte başlayan, bir tür sürekli öğrenme yolculuğu; onun 2010 yılının 11 Mart’ında, hayatını durdurması ve Hacıbektaş’ta, canların kucağına kendisini emanet etmesiyle bir yerde son buldu. Bir yerde ise son bulmadı, çünkü onun yolculuğu sürüp gidiyor zihinlerde, çizgilerde. İlkeleriyle çizdiği karikatürleri, bir bağımsız Türkiye, bir laik Türkiye panoraması sunardı. Çünkü onda ülkesine olan tutku, topluma olan tutku, sanata olan tutkuyla bir ve aynı şeydi. Bir toplum, sanatla yoğrulduğunda, yorulmaz bir merakın, bilinçli bir inceliğin içine de yoğrulmuş olurdu ona göre. Bu yüzden sanatı halka yakın, Aydınlanma düşüncesine yakındı… Halka adanmış bir sanatı sürdüren bir büyük sanatçı olmanın sorumluluğu ile hareket etti o. Bu yüzden, çizgilerinin kıvrımlarında toplumsal dayanışma filizlenirdi. Bu filizlenme, onurlu bir Türkiye için girişilen bir yeniden kurma, yeniden inşa hareketiydi aynı zamanda…
Sanatın ödün vermez, toplumsal çelişme ve çelişkileri keskin biçimde ele almaya yargılı ve yazgılı asi çocuğu karikatürün; ülkemizde saygınlık ve yaygınlık kazanmasında Turhan Selçuk’un unutulmaz mücadelesi ve sanatsal dehası de yadsınamaz asla. Öyle ki, Karikatürcülerin, toplumun, bir yerde, doğal aydınları olma adına giriştiği dayanışma ve örgütlenme ağına, yani Karikatürcüler Derneği’nin kurumsallaşmasına en erkenden destek ve katkı veren o oldu. Değerli büyüklerimiz Semih Balcıoğlu ve Ferit Öngören ‘le birlikte Derneğimizin kurucu üyesi ve onursal başkanı da o olmuştur.
Karikatür toplumsal asalet ve adalet adına sanatını icra ederken steril davranmaz, ılık davranmaz, uzlaşmayı toplumsal örüntüler ve görüntüler yumuşasın diye kabul etmez ve edemez. O sanatların en sahici koludur. Ismarlama, ilkesiz ve dayanaksız çağrılara kulak tıkar. İşte, karikatürün bu eğilip bükülmez, boyun eğmez yolculuğunun ülkemizdeki büyük maraton koşucusu Turhan Selçuk olmuştur ilk önce. O, bunu hayatı, mücadele azmi ve karikatüründeki “asil” arayışla ortaya koymuştur. Bir yerde, öz benliğiyle, toplumsal kavrayışların iç içe geçişlerinden elde ettiği sanatsal yoğunluk, tını ve eda ile sanatçının toplumsal rolüne ve sanatın işlevine de ışık tuttu…Tüm bunları tininin dingin ve asi akan iki ayrı çizgisini, tek bir çizgide buluşturarak yaptı. O tininden, zihninden, emeğinden soyutlayarak var ettiği karikatürlerinde, kendiliğinden doğan bir doğal öncünün refleksleriyle ve kendi kanından aldığı güçle hareket etti hep.
Emeğin ve özgürlüğün; adil olmakla eşitliğin kol gezdiği bir Türkiye için çizdi, düşündü, didindi ve mücadele etti Turhan Selçuk. Eşitsizlikleri ve baskıları bertaraf etmiş bir ülke hayaliyle yaşadı; bu hayaline tutunarak çizdi, iyimserlik ve inanç üretti çizgileriyle…o çizgiye bakıp, bunu bir geleceğin ufku yapan nice insan yetiştirdi…bu vesileyle o, çizgi biriktirdi, insan biriktirdi, umut biriktirdi bizler için…Özgürlüğün bekleyerek değil, mücadele ile, tırnaklarımızla kazıyarak, sabırla, bir tür birikim ile kazanılacağına inanıyordu…Taş üstüne taş koyma dediğimiz şeyi, gün gün özgürlük üstüne özgürlük koymaya dönüştürmüştü o. Toplumcu sanatçıyı, bir toplum düşü peşinde koşan ve sanatıyla da bu düşü icra eden insan olarak düşündü hep Turhan Selçuk. Kendisi de, gururla ve vakarla toplumsal bir arayışın sürdürücüsü oldu hep.
Şimdi onun yokluğunda, onu arar ve anarken; anıp özlerken, o dinginleşmiş tinini; Hacıbektaş’ın kadim hoşgörüsüyle, orada ıssız otları yalayıp duran rüzgarın ziyaretleriyle arkadaş yapıp çıkmıştır şimdi. Rüzgarla, hoşgörüyle çize-dura ülkeyi, karikatürü harmanlayıp duruyorlardır orada şimdi.
Evet, o yok, evet, onun çizgilerine bakarken, bir vesile onun sayesinde geçmişi bir tür yeniden icat edip anımsarken, bir hüzün bulutu da gelip gözlerimizin en içine yerleşiyor. Varsın, yerleşsin. Aragon, “Geçmişi icat ettim, geleceğin güzelliğini görmek için” dememiş miydi? Şimdi, Turhan Selçuk’u, karikatürcülerin şahını, onunla geçmişte çıktığım yolculuğu yeniden icat ederken; bir yerde ülkemize ve karikatüre duyduğumuz inançla, geleceğin güzelliğini bu yolculuk vesilesiyle görmeyi de murat etmiş olmadık mi? Bu güzel gelecek ülküsünde, karikatürcülerin bir payı olacaksa, o payın, aslan payı da kuşkusuz Turhan Abi’ye, karikatürün bu kalın çizgili, zarif görüşlü Turhan Selçuk’una ait olacaktır. Çizgide direnerek, çizgide dirilmeyi, çizgiyi düşünme ve mizahta diriltmeyi bize öğreten Büyük Usta’ya ait olacaktır…
Varlığı ülkemiz ve bizim için daimi bir kazanç olan ustamıza buradan saygımızı ve yüreğimizi uzatıyoruz yeniden.
Metin PEKER
Karikatürcüler Derneği Başkanı
Turhan Selçuk, Mustafa Ekmekçi Cumhuriyet Gazetesi yazarı, Remzi İnanç Eski Toplum Yayınevi sahibi,
Metin Peker Karikatürcüler Derneği Başkanı ile Cumhuriyet Gazetesi Ankara bürosundalar. (Yıl 1989)
Dolmuş Dergisi yönetim odası.
Turhan SELÇUK karikatürcü dostları İsmail GÜLGEÇ, Metin PEKER ve
Muhittin KÖROĞLU ile birlikte (Ankara – 1992)
Türk Karikatürünün 100. yıl kutlamasında Turhan Selçuk, Sinan Bıçakçı,
Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi Ersoy, Tan Oral, Tonguç Yaşar, Oğuz Aral.
Karikatürcüler Derneği Ankara Temsilciliği’nin düzenlediği ”Turhan Selçuk Onur Gecesi”nde
Ferruh Doğan, Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk.
Asaf Koçak Karikatür Yarışması jüri toplantısı 2 Temmuz 1994.
Arka sıra Erdoğan Bozok, Metin Peker, Mustafa Eremektar, Raşit Yakalı, Tonguç Yaşar.
Ön sıra Orhan Doğu, Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Mengü Ertel, Erdoğan Başol,
en ön Çerkez Karadağ.
Asaf Koçak Karikatür Yarışması Jüri toplantısı sonrası Karikatür Müzesi 1995 yılı.
Arka sıra Murat Özmenek, Ferit Avcı, İlhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Ahmet Erkanlı, Ali Ulvi Ersoy.
Ön sıra Muhittin Köroğlu, Metin Peker, Turhan Selçuk, Tonguç Yaşar.
Ankara Temsilcilik binasında Bedri Koraman, Tonguç Yaşar, Turhan Selçuk,
Metin Peker, Şemsi Er.
Turhan Selçuk değerli eşi Ruhan Selçuk, Metin Peker, Orhan Tüleylioğlu, Murat Özmenek
Turhan Selçuk, Necmi Rıza Ayça, İsmet Lokman, Metin Peker, Ekim Atila Peker ve
Murat Özmenek ile (İstanbul 1989)
Turhan Selçuk, Metin Peker, İlhan Selçuk
Turhan Selçuk, Metin Peker, Emel Balcıoğlu, Ali Ulvi Ersoy, Eflatun Nuri Erkoç ile
”1 Nisan Şaka Yemeği”nde (İstanbul 2002)
Turhan Selçuk, Cem Karaca, Metin Peker ve Raşit Yakalı ile Ankara Temsilciliği’nin düzenlediği
”Mizah Gecesi”nde (Ankara 1991)
Turhan Selçuk ve Metin Peker (Ankara 1998)